Ana içeriğe atla

HAMSİ BALIĞI SATAN GENÇ KARI KOCA

 HAMSİ BALIĞI SATAN GENÇ KARI KOCA


Adam annesini pompalı tüfekle vurup öldürmüş. Adam şizofreni hastasıymış. Yıllardır gazeteleri netten takip ettiğim için biliyorum. Şizofreni hastasının biri annesinin kafasını kesip balkondan aşağı, yola fırlatmış, içkiliymiş.

Annesini, babasını ya da her ikisini bıçaklayıp öldüren şizofrenler. O kadar çok ki. İş yok, eş yok, sürekli evde, evde kalan, asosyal olan insan çok kolay delirir. Şizofreni hastalarını devlet rehabilite etmiyor, sosyal hayat sunulmuyor onlara. Ve o anne babalar inanın melek gibi insanlar, evlatlarına canlarını feda ettiler, ömürleri onların iyiliği için geçti. Ne var ki şizofreni hastalığı dehşet kötü bir şey. Her şey normalken hasta birden deliriyor ve normal birinin de delirmesi acayip kolaydır. Siz düşünürsünüz, ben asla yapmam, yaparsın kardeşim, an gelir şeytan neler yaptırmaz insana. Bir yere gittim, 35, 40 yaşlarında bir adam, saçları önden dökülmeye başlamış, zor yürüyen yaşlı bir annesi var, kilolu, kadın 65 gösteriyor, başı kapalı. Evladı Pazar arabası sürüyor, önümden geçtiler, diyaloglarını duydum, şeker gibi bir kadın, oğluna tatlı tatlı bir şeyler diyor, acayip güzel yüreğini hissettim, evladı da ona bir şeyler diyor. Bu adam evlenememiş, kendi hayatın kuramamış, annesiyle yaşamaya başlamış, böyle binlerce adam var. Basit hayalleri gerçekleştirememiş; zihninde bir arıza oluşmuş. İnsanlar ben evleneceğim, kendi hayatımı kuracağım diye düşünür, ama bu çok zordur, acayip zordur. İnsanlar evlense bile geçinmek, o kişiyle yıllar geçirmek acayip zordur, Boşanmalar delice süratle artmış salgın zamanlarında. Geçinmek çok zor bu zamanlarda. Evli çiftler geçinmek için, beraber yaşayabilmek için bir ölüm kalım savaşı vermekteler.

Hamsi balığı satan genç bir karı koca var, onlardan hamsi satın aldım. Genç kadın eşinin yanında hamsi arabasında ayazda hamsi ayıklıyor. Bir kilo hamsi ayıklamak için incını cıncını çıkarmak için saatler harcıyor ve aldığı para, ayıklanmış hamsi için: 2, 5 lira.

Uğraşmaya değmez. Onun amacı orada boş durmak değil, kocasına destek! İşte böyle bir kadınla evlilik yürüyebilir.

 Geçen günlerini birinde kar ayazında hamsi satan karı kocayı geçerken gördüm, eskicilerin kullandığı dört tekerli itmeli aracı kullanıyordu genç adam. Mutlu mutlu, sohbet ederek ve azimle ilerliyorlardı, soğuk fenaya ya, kadın yüzünü bereyle örtmüştü atkıyla.

İsa Kantarcı

15: 25

30 Aralık 2020 Çarşamba

Gaziantep'in İslahiye ilçesinde annesini, kahvaltıya uyandırdığı için öldüren zanlı tutuklanarak cezaevine gönderildi. 

Hacı Ali Öztürk Mahallesi'nde dün yaşanan olayda, Uğur Dönmez, tartıştığı annesi Vesile Dönmez'i pompalı tüfeğiyle rehin aldı. Şizofreni hastası olan ve 15 gündür ilaçlarını kullanmadığı belirtilen Uğur Dönmez'in annesini rehin aldığını fark eden mahalleli, durumu polise bildirdi.

İhbarla gelen polis ekiplerinin ikna çabalarına rağmen Uğur Dönmez, annesini tüfekle vurarak öldürdü. Uğur Dönmez, cinayetin ardından özel harekat polislerinin eve düzenlediği operasyonla yakalanıp, gözaltına alındı.

KAHVALTIYA UYANDIRMASINA SİNİRLENDİ

İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulanan Uğur Dönmez'in, annesini, kahvaltı için kendisini uyandırmasına sinirlenip, öldürdüğü ortaya çıktı.

Dönmez, ifadesinde "Kanepede uyurken annem 'oğlum kalk kahvaltın hazır' diyerek beni kaldırdı. Sinirli uyandım. Annemle tartışmaya başladık. Uyuduğum kanepenin altındaki, kendime ait pompalı tüfeği aldım. Annem silahı görünce balkona kaçtı. Sonrasını hatırlamıyorum. Psikolojik sorunlarım var. Pişmanım böyle olmasını istemezdim" dedi.

Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Uğur Dönmez, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Daha gelişmiş bir ülke olmak için

  Şiirle başladım yazarlığa. Edebiyat dergilerinde şiirler yayınlattım. Sonra öyküler. Sonra roman yazmaya başladım. Hedef: Daha güzel ve nitelikli bir ülke. Adil bir ülke! Cezaevlerini masum insanlarla doldurmayan bir ülke.. İsa Kantarcı

KÖYLÜ… KIZ KEZBAN

  KÖYLÜ… KIZ KEZBAN     Sabahın erken saatleriydi, bölgede 3 gündür kar fırtınası vardı, yoğun rüzgarla kırbaç gibi yağan ince kar insana nefes aldırmıyor, her şeyi zora, ister istemez kanlı bir mücadeleye sokuyordu. Dağın yamacında 3 kişi kaplumbağa gibi ilerlemeye çalışıyordu, dizlerine kadar kara batmışlardı, bu üç adam elektrik onarım arıza ekibiydi, adamlardan biri çok öndeydi, yumuşak ve derin karda ilerlemekten nefes nefese kalmışlardı ve tamir çantası, ve boyunlarına asılı halatlar vardı, elektrikleri kesik olan köye ulaşmaya çalışıyorlardı. Ölüm tehlikesi altına çok zahmetli bir yürüyüşten sonra yamacın bir noktasında elektrik direkleri göründü, gri renkli dört ayaklı elektrik direkleri, Sibirya’daki evler gibi buz tutmuştu, saçaklar oluşmuştu, antik çağlardan bir kesit gibiydi, ya da buzul çağından. Yakında bakımsız; ama sert bir köpek, bir kadın ve bir adam göründü, ekibi bekleyen köylüler. Arıza olunca bu ekip kar fırtınasında bile, çığ altında kalma riskini göze

GENÇ KIZLARIN İÇ DÜNYASI VE DIŞARDAKİLER

  GENÇ KIZLARIN İÇ DÜNYASI VE DIŞARDAKİLER   Bir kadının yaşı ilerlemişse, artık işlerin hiç düzelmeyeceğini anlamışsa ya da anlamazdan gelmeye çalışıyorsa, ‘yine de bir umut vardır’a sığınmaya çalışıyorsa, birçok hayal kırıklığı biriktirmişse, anne de olamamışsa; bir şeye, bir varlığa sığınmak ister, kızı gibi göreceği bir varlığa… ve o kızı bulduğunsa akıl almaz bir dürtüyle, onu milyon kez doğurmuş gibi, onu doğurmak için yaşamın en güçlü şeytanlarıyla ve engelleriyle bir arenada savaşmışcasına o kızı sahiplenir, bağrına basar. O kutsal alfa ışığı, o mercek, o sihirli şeffaflıktan bakar adeta evrenin en karanlık yüzünü görür gibi, aydınlatır gibi heveslerle, tutkuyla… bu tutku birike birike dağlar olan hayal kırıklıklarını eritmeye başlar, annelik oyunu böyledir, bu akıl almaz içgüdü, kadının canı sıkan şeylerin ve başındaki belaların önemi yoktur, onu yaşatan bir aşkı, bağlantısı vardır hayatla, kozmik bir bağlantı. Ve bu genç kıza bakarken kendi genç kızlığını hatırlar, karşıs