Ana içeriğe atla

GİTARINI BAĞIRT İÇ SESİNİN

 GİTARINI BAĞIRT İÇİ SENSİN


Gitarı bağırt

Yolları bağırt

Öfkeni bağırt

Git kafanın estiği yere.

İnce yollardan kalbinin ait olduğu merkeze

Tepeden tırnağa ıslık ol

Ekin tarlalar ol üzüldüğün yerde

Tende

Şahane sanırsın kendini

 

Sonra

Tek bir karede

Tek bir fotoğrafa bakıp yıkılırsın

Bütün kavga dövüşler boşunaymış.

Babam ölüp gitmiş.

Annem yaşlanmış.

 

Sen şimdi bağırt anneni

“Nereye gidiyorsun?!” diye bağırsın arkandan kaygıyla.

Başına kötü bir şey gelecek diye

 

Durmazsın.

Kaçarsın gidersin

Kızlar kaçar gider bir yere.

Gerçek sandıkları adamların kollarında sevişmeye.

 

İç sesinin gitarını bağırt.

Sonsuz güzel yolları bağırt

Kahkahalarını bağırt

Zaferlerini bağırt

Yalasın gökyüzünü gençliğin

 

An gelecek hepsinin hiçliğini anlayacaksın

 

Beş kuruş etmediğini anlayacaksın bütün yaptıklarının

 

Ben anladımben çok iyi anladım


GİTARINI BAĞIRT İÇİ SENSİN

11:39

20 aralık 2020 pazar

 

İsa Kantarcı



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Daha gelişmiş bir ülke olmak için

  Şiirle başladım yazarlığa. Edebiyat dergilerinde şiirler yayınlattım. Sonra öyküler. Sonra roman yazmaya başladım. Hedef: Daha güzel ve nitelikli bir ülke. Adil bir ülke! Cezaevlerini masum insanlarla doldurmayan bir ülke.. İsa Kantarcı

KÖYLÜ… KIZ KEZBAN

  KÖYLÜ… KIZ KEZBAN     Sabahın erken saatleriydi, bölgede 3 gündür kar fırtınası vardı, yoğun rüzgarla kırbaç gibi yağan ince kar insana nefes aldırmıyor, her şeyi zora, ister istemez kanlı bir mücadeleye sokuyordu. Dağın yamacında 3 kişi kaplumbağa gibi ilerlemeye çalışıyordu, dizlerine kadar kara batmışlardı, bu üç adam elektrik onarım arıza ekibiydi, adamlardan biri çok öndeydi, yumuşak ve derin karda ilerlemekten nefes nefese kalmışlardı ve tamir çantası, ve boyunlarına asılı halatlar vardı, elektrikleri kesik olan köye ulaşmaya çalışıyorlardı. Ölüm tehlikesi altına çok zahmetli bir yürüyüşten sonra yamacın bir noktasında elektrik direkleri göründü, gri renkli dört ayaklı elektrik direkleri, Sibirya’daki evler gibi buz tutmuştu, saçaklar oluşmuştu, antik çağlardan bir kesit gibiydi, ya da buzul çağından. Yakında bakımsız; ama sert bir köpek, bir kadın ve bir adam göründü, ekibi bekleyen köylüler. Arıza olunca bu ekip kar fırtınasında bile, çığ altında kalma riskini göze

GENÇ KIZLARIN İÇ DÜNYASI VE DIŞARDAKİLER

  GENÇ KIZLARIN İÇ DÜNYASI VE DIŞARDAKİLER   Bir kadının yaşı ilerlemişse, artık işlerin hiç düzelmeyeceğini anlamışsa ya da anlamazdan gelmeye çalışıyorsa, ‘yine de bir umut vardır’a sığınmaya çalışıyorsa, birçok hayal kırıklığı biriktirmişse, anne de olamamışsa; bir şeye, bir varlığa sığınmak ister, kızı gibi göreceği bir varlığa… ve o kızı bulduğunsa akıl almaz bir dürtüyle, onu milyon kez doğurmuş gibi, onu doğurmak için yaşamın en güçlü şeytanlarıyla ve engelleriyle bir arenada savaşmışcasına o kızı sahiplenir, bağrına basar. O kutsal alfa ışığı, o mercek, o sihirli şeffaflıktan bakar adeta evrenin en karanlık yüzünü görür gibi, aydınlatır gibi heveslerle, tutkuyla… bu tutku birike birike dağlar olan hayal kırıklıklarını eritmeye başlar, annelik oyunu böyledir, bu akıl almaz içgüdü, kadının canı sıkan şeylerin ve başındaki belaların önemi yoktur, onu yaşatan bir aşkı, bağlantısı vardır hayatla, kozmik bir bağlantı. Ve bu genç kıza bakarken kendi genç kızlığını hatırlar, karşıs